17 Ağustos 2009 Pazartesi

bornova

ßornovalılar

biz kimleriz diye sorma. biz hayata boşvermişlerdeniz

Bize hayat nedir diye sorma. biz hayat deryasında

gezenlerdeniz bizi arama biz meyhanelerde dost şarabı

içenlerdeniz Bize Dost, arkadaş nedir diye sorma biz onlar

için ölüme gidenlerdeniz..........

BORNOVALIYIZ

dünyanın bütün güzelliklerini içine almış bir semtin çocuklarıyız

biz
SERSERİLİKTE SERSERİ... ASİLİKTE ASİYİZ.....

EFENDİLİKTE İSE HERKESTEN EFENDİYİZ

GÜZEL OLANI SeVER
GÜZEL OLAN HERŞEYE SAHİP OLMAK İSTERİZ
SAHİBİZDE

HERKES GÜZEL KIZLARIN PEŞİNDEN KOŞABİLİR
AMA BİZ KIZLARI PEŞİMİZDCEN KOŞTURURUZ....

ELBETTE DE CEHENNEME GİDECEĞİZ ORADADA SEYTENIN TAHTINA KURULACAĞIZ ÇÜNKÜ BİZ BORNOVALIYIZ......








HAKİKİ DOST NE OLURSA OLSUN YANINDADIR SENİ İKİ KELİMEYE SATMAYANDIR...

Genç adamın biri,
Dermiş babasına her gün;
'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost, hakikisi
Belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konuşma...

Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala.

Baba der ki oğluna,
'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'.

Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna,
çalar kapıyı.

O dost, bakar ki bir çuval,
hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.

Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır.
evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır...

Babasına dönerek; haklıymışsın baba ' der.
Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona.
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir.

O dost, delikanlıyı alır hemen içeri.
Geçerler arka bahçeye.
Bir çukur kazarlar birlikte,
Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
Üzerine de serpiştirirler toprak.
Belli olmasın diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
'Baba, işte dost buymuş' diye konuşunca,
Babası; 'daha erken, o belli olmaz daha.
Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,
Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,
işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi.
Sonra gel olanları anlat bana...'
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,
Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!

Der ki tokadı yiyen DOST;
'Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını böyle iki tokada'!


0 yorum: